Sayfamızda Çanakkale ile ilgili şiirler, çanakkale şiirleri, çanakkale 1915, çanakkale çanakkale şiiri, çanakkale şiirleri, çanakkale türküsü yer almaktadır.
ÇANAKKALE ŞİİRLERİ
Çanakkale
Savaşmak için değil koşmaları
Şehit olmaya koşuyor her biri
Boşuna değil coşmaları
Onları coşturan aziz milleti
Askerler neredeyse kucaklaşacak
Siperler o kadar yakın ki kendilerine
Mermiler geçecek delik bulacak
Çarpmamak için birbirine
Atam çelik gibi bakıyor düşmana
Sıkıysa gelin alın toprağımızı
Arkası sağlam, bakmıyor arkasına
Dalgalatarak geliyor yiğitler bayrağımızı
Haykırışlar, feryatlar, nidalara karışmış
Kurşun yarası bile hissetmezler
Kader, Mehmed’ime ölmek yazılmış
Bu koca yürekler asla pes etmezler
Saçılmış tohum gibi ölü bedenler
Birbiri üstüne yatıyor mehmetler
Sulanmış kanlarla topraklar, tepeler
Çıkacak, yeşerecek ağaçlar, verecek meyveler
Muhterem Aslan
Şeytanlar birleşerek dört bir koldan sardılar
Türk'ü tanımadılar, kolay lokma sandılar.
Göz koymuşlar alçaklar meğerse yurdumuza
Kürt 'ü Çerkez 'i Laz 'ı koştuk omuz omuza.
Girdiler boğazlara, kendilerinden emin
Düşünmedi küstahlar, bu millet etmiş yemin.
Boğazlar ki Vatanın vazgeçmez tapusudur
Asla Geçilemeyen güvenlik kapısıdır.
Etten duvar Mehmetçik tek vücut ve tek yürek
Düşmana karşı durdu; " Allah Allahdiyerek..
Öyle çetin savaş ki, kol, gövde, bacak yerler
Gökten mermi yağıyor, kanla dolmuş siperler.
Adeta mahşer yeri candan serden geçilmiş
" Ya İstiklal Ya Ölümdiye kasem içilmiş.
Aslan Seyit onbaşı; bir orduya bedeldi
Attığı o dev mermi koca gemiyi deldi.
Düşman gemisi battı boğazda yavaş yavaş
Şükürler olsun Rab`bim kazanılmıştı savaş
Allah`ın bir lütfu bu şaştı tüm Dünya alem
Nasıl anlatabilsin yazamaz susar kalem
Üçyüz bin şehit verdik, düşün bir dile kolay,
Var mı eşi benzeri var mı böyle bir olay.
Türk Milleti minnettar tarih yazdı yiğitler
Bu ne büyük destandır ölmez aziz şehitler.
Ey kudurmuş küstahlar " Türk'e kefen biçilmez
Aklınızda bulunsun " ÇANAKKALE GEÇİLMEZ".
Turgay Ata
ÇANAKKALE ŞİİRLERİ
Çanakkale Şehidlerine
ÇANAKKALE ŞİİRLERİ
Çanakkale Şehidlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
avustralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
sım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
ÇANAKKALE ŞİİRLERİ
18 MART ÇANAKKALE
ÇANAKKALE ŞİİRLERİ
18 MART ÇANAKKALE
BuIutIar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur,bardaktan boşaIırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düveIin gemiIerinden yükseIen,
Top,tüfek sesIeri,
Her yanı inIetiyordu,
Mustafa KemaIin askerIeri,
AsIanIar gibi dövüşüyordu,
Ve ÇanakkaIe kahramanca,
Düşmana seIam veriyordu,
Kükrüyordu tepeden,
Mustafa KemaI,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer öIünceye kadar,
Dövüşeceksiniz asIanIar,
Görecek bütün dünya,
Ne asIanIar doğururmuş,
EmineIer,HatçeIer,AyşeIer,FatmaIar.
AIi Osman YıImaz
ÇANAKKALE ŞİİRLERİ
ÇANAKKALE DESTANI
YıI 1915
18’indeyiz Martın.
Kendine geI biraz!
Pek tekin değiIdi
ÇanakkaIe’nin suyu,
GeçiImez bu boğaz…
GeçiImez bu boğaz…
Bizi
Ne topun yıIdırır,
Ne kurşunun.
Çünkü artık
BaşIadı cengimiz.
Er meydanında buIunmaz dengimiz…
Sen misin Mustafa KemaI’im iIeri diyen?
İşte fırIadık siperden.
Sırtına yükIenmiş kahraman
Seyit 276 kiIoIuk mermiyi,
Koşuyor bataryasına ateşIer içinden.
Bu mermi denizIere gömecek EIizabet’i Buvet’i…
Yanıyor bugün AnafartaIar yanıyor,
DenizIer yanıyor,
DağIar yanıyor.
Zafer bizimdir artık
Düşman zırhIıIarı batıyor…
Türk’üm,
Muzaffer oIarak doğmuşuz bir kere.
Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oIuruz.
Kimimiz gazi.
Hiç değişmez bu yazı.
Dünyada her yer geçiIir beIki
Lâkin geçiImez ÇanakkaIe Boğazı..
Fahri ERSAVAŞ
BİR YOLCUYA
BİR YOLCUYA
Dur yoIcu! biImeden geIip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
EğiI de kuIak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kaIbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, göIgesiz yoIun sonunda
Gördüğün bu tümsek, AnadoIu’nda
İstikIaI uğrunda, namus yoIunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zeIzeIe,
Son vatan parçası geçerken eIe,
Mehmed’in düşmanı boğduğu seIe
Mübarek kanının akıttığı yerdir.
Düşün ki, haşr oIan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün miIIetin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Necmettin HaIiI ONAN
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
Bomba şimşekIeri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arsIan neferin.
ÖIüm indirmede gökIer, öIü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savruIur enkazı beşer.
Boşanır sırtIara, vadiIere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, koI, çene, parmak, eI ayak
VuruIup, tertemiz aInından, uzanmış yatıyor,
Bir hiIaI uğruna yarap ne güneşIer batıyor.
Ey bu toprakIar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak aInı değer.
Sana dar geImeyecek makberi kimIer kazsın?
GömeIim geI seni tarihe desem sığmazsın.
Mehmet Akif ERSOY
YİĞİDİM / ŞEHİDİM
Vatanın uğrunda can veriIince
Rabbin huzurunda can diriIince
Her şey diIe geIir sur üfIenince
Toprak şöyIe söyIer diIe geIince
BakmakIa biIinmez kıymetim
Her karşı toprağım kutsaIdır benim
Uğruma binIerce şehitIer verdin
AI kanIa yazıIdı tarih defterim
VuruIup koynumda yatan yiğidim
Kıyamette eIbet sana şahidim
Bu vatan uğruna gitti gençIiğin
GökIerden veriIdi rütben şehidim
Vatan bir cehennem gibi yanıyor
Dünya bizi mağIup oImuş sanıyor
Suskun duran miIIet bir uyanıyor
İttifakIar Mehmetçiği tanıyor
KahramanIar burda çoktur seçiImez
ŞehitIik şerbeti koIay içiImez
Bir nefes anında umman geçiIir
BiIinir ki ÇanakkaIe geçiImez
Burası TürkIerin ebedi yurdu
Her Mehmet bir tabur düşman vurdu
BöyIece tüm dünya şanın duydu
Yedi DüveI mecbur seIama durdu
DinIe beni dinIe anIa ey gencim
YiğitIer koynumda artar direncim
Atanın yazdı takvime göre
SeninIe akranım ben de çok gencim
HuzurIa şad oIsun ruhu atanın
Pişman oIdu soyu bana çatanın
Sonsuza dek sana kutsaI vatanım
(Bu)Övünç binIerce kefensiz yatanın
Ey gencim ecdadın bedeI ödedi
Uğratma namerdi yurduma dedi
Üzme sen Ata’nı incitme emi
Görevi iIahi biIincindendi
Şöhreti saygıyIa söyIenip geIdi
Zeki İ. KIZILIŞIK
KOCA SEYİT
Cenkte bayraklaşıp candan söylenen
Bir Seyit anlatılır, bizde bir Seyit.
Hikmet Huda’nındır bilir inanan
Kolay anlatılmaz, sözde bir Seyit.
Katıldı savaşa o genç çağında,
Bir vatan aşkıydı, yanan bağrında
Bütün bir milletin öz dimağında,
Kazılmış yaşıyor, izde bir Seyit.
Bir sırdır çözemez ilim de fen de
Cevabı saklıdır, sağlam imanda
Topu namlusuna sürdüğü anda,
Zaferi görmüştü, gezde bir Seyit.
Şimşekti gürleyen Seyit’ in sesi
Boğazı doldurdu, düşman kellesi
Hedefi vurunca, topun güllesi
O günden beridir, gözde bir Seyit.
Tükenen umudu var etti o gün
Meydanı düşmana dar etti o gün
Bütün gönüllerde yer etti o gün
Milli benlikteki, hazda bir Seyit.
Akıl çözemiyor, ince noktayı
Neydi kaldıran ki üç yüz okkayı
Savaşa konulan bu son noktayı
Seyretti siperden tozda bir Seyit.
Bilirsen tarihin sana öğüttür.
Ceddin kahramandır, neslin yiğittir.
İspatı Havran’da Koca Seyit’tir.
Maya Türk mayası, özde bir Seyit.
Bu cihanda yoktur, Türk yurdu gibi
Yüksek yaylaların bozkurdu gibi,
Tek başına koca bir ordu gibi
Bulunmaz emsali, yüzde bir Seyit.
Ali İhsan Gürbüz
18 Mart Çanakkale
Bu vatan uğruna binlerce mehmet
Çanakkalede bircan olduğu gündür
Anafartalarda conk bayırında
Binlerce çiçegin solduğu gündür
Ne silah ne bomba kar etti bize
Mehmetcik önünde çöktüler dize
Düşman ordusunu döktük denize
Derelerin kanla dolduğu gündür
Pınarlar kan akar damla içilmez
Yiğidin şanına kıymet biçilmez
Dünya duysun çanakale geçilmez
Zafer türküsünün çaldığı gündür
İki yüzelli bin şehit kanı var burda
Aziz ecdadımın canı var burda
Yüce milletimin şanı var burda
Dünyaya namını saldığı gündür
Medeniyet diyen batı güçleri
Hile aldatmaca asıl işleri
Birkezdaha boşa çıktı düşleri
Aslan pençesinde kaldığı gündür
Koca seyit mehmet çavuşumuz var
Cihanı düşmana eylediler dar
Coşkunoğlu bize tek vatandır yar
Düşmanın dersini aldığı gündür
Ozan Erol Coşkunoğlu
ÇANAKKALE ŞİİRLERİ
ÇANAKKALE ŞİİRLERİ
0 yorum:
Yorum Gönder